Böbrek taşı (üriner sistem taş hastalığı) oldukça sık görülen bir durumdur ve görülme sıklığı ülkelere, beslenme alışkanlıklarına, iklime ve genetik faktörlere göre değişir. Dünya genelinde görülme sıklığı %5-15’dir. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 2-3 kat daha sık görülmektedir. Yaşam boyu taş oluşturma riski: erkeklerde %10-20, kadınlarda %5-10’dur. İlk taş sonrası 5 yıl içinde %30-50 oranında yeniden taş oluşabilir. Türkiye’de yapılan çalışmalara göre taş hastalığının görülme sıklığı %11-15 bulunmuştur. Türkiye, sıcak iklim ve genetik faktörler nedeniyle yüksek riskli bölgeler arasındadır.
Böbrek taşlarının %80’den fazlası kalsiyum taşlarıdır. Ancak ürik asit taşları, sistin taşları ve struvite taşları gibi farkli tiplerde de görülebilmektedir.
Böbrek taşları hiçbir belirti vermiyor (asemptomatik) olabilir. Ancak taş böbrekten idrar kanalına düştüğünde belirti verir. En sık görülen belirti şiddetli yan ağrısıdır. Beraberinde idrara kan karışması görülebilir. Böbrek taşları böbrek kanalında tıkanıklığa neden olarak; eğer tedavi edilmezse kalıcı böbrek hasarına neden olabilir.
Böbrek taşı; özellikle ailesinde taş hastalığı öyküsü olan veya daha önceden taş düşürme öyküsü olan kişilerde yan ağrısı ile birlikte idrara kan karışması ile beraber şüphelenilmesi gereken bir durumdur. Bu tür şikayetleri olan hastaların doktora başvurması; kan, idrar tetkikleri ve doktorun uygun görmesi halinde görüntüleme yöntemleri (Ultrasonografi) ile değerlendirilmesi gerekir. Böbrek taş hastalığına bağlı ağrı ile karışabilecek başka bazı klinik durumlar; böbrek tümörü, böbrek enfeksiyonu (pyelonefrit), dış gebelik, yumurtalık kistlerinin yırtılması gibi durumlar söz konusu olabilir. Doktorunuz fizik muayene, kan- idrar tetkikleri ve görüntülenme yöntemleri ile ayırıcı tanıyı yapacaktır.
Hastalar taşı düşürene kadar; ağrının giderilmesi ve yeterli sıvı desteği almalıdır. Ağızdan yeterli sıvı alamayacak hastalara hastaneye yatırılarak damardan sıvı verilmesi gerekebilir. Ayrıca beraberinde idrar yolu enfeksiyonu, ateş ve enfeksiyon testlerinde artış olması halinde tedaviye antibiyotik de eklenebilir.
Küçük taşlar (5mm ve altında olanlar) kendiliğinden düşebilirken; daha büyük taşlar için (10 mm üzerinde) girişimsel işlem yapılması gerekebilir.
Böbrek taşı olan hastalar için sıvı alımı çok önemlidir. Günlük 2-2,5 litre idrar çıkışı sağlayacak kadar (genelde 2,5-3 litre sıvı) su içilmelidir. Sıcak havalarda veya terlemenin arttığı durumlarda daha fazla sıvı alınmalıdır. Tuz kısıtlaması da çok önemlidir. Aşırı tuz kalsiyum atılımını artırarak taş oluşma riskini artırır. Aşırı hayvansal protein (kırmızı et, sakatat, deniz ürünleri) ürik asit ve kalsiyum taşı riskini artırır. Diyetten kalsiyumu tamamen çıkarmak yanlıştır. Normal düzeyde süt/yoğurt tüketilebilir; aşırı kalsiyum takviyesinden kaçınılmalıdır. Oksalat içeren gıdalar (ıspanak, çikolata, çay, fındık, pancar, kakao …) fazla tüketilmemelidir. Gazlı içecekler ve hazır meyve suları (yüksek fruktoz içeriğinden dolayı) taş riskini artırabilir.
Tekrarlayan taşlarda taşın yapısı analiz edilmeli (örneğin ; kalsiyum oksalat mı, ürik asit mi?) ; taşın cinsine göre hastaya özel diyet verilmelidir.
Böbrek taş hastalığı; tekrarlama olasılığı yüksek ve takipsiz kaldığında kronik böbrek hastalığına ilerleme riski olan bir hastalıktır. Bu nedenle, böbrek taşı olan ya da geçmişte taş hastalığı olan hastaların hekimlerinin belirlediği düzenli aralıklarla kontrole gitmesi son derece önemlidir.